Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Erdoğan Anadolu’yu Aldattı mı?


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Aldatmak kelimesi pek hoş bir kelime olmasa gerek.
Öyle ya,
Önce he diyorsunuz, sonra işi garantiye aldığınızda hı.
Kelimelere takılmayıp konuya geçelim. Geçelim geçmesine de… Bu konu öyle kısadan şıp diye anlatılacak gibi değil.
Biz “arif olan anlar” atalar sözünden yola çıkarak dilimiz döndüğünce kem küm edelim.
İsterseniz peşin peşin komplo teorisi deyip gülüp geçebilirsiniz de. Bence hiç mahsuru yok. Ülkemizin geldiği noktada artık bir şeyi net olarak anlamış bulunuyoruz. “Ülkemiz siyaset arenasında gördüklerimizin haricinde bir de göremediklerimiz var. Gerçi dünyadaki düğer ülkeler için de bu böyle. Ama bizde haddinden fazla… Dolayısıyla “acaba sonuç ne olacak?” Diye de garip bir bekleyiş içerisine giriyoruz.
Bu konuda millet olarak dünya milletlerinden daha tecrübeliyiz. Bundan övünmeli-miyiz yoksa öykünmeli-miyiz varın buna siz karar verin. Bence son derece doğal bir durum... Zira “vay anasını” diye-diye kaşarlanıp bu konuda epeyi yol aldık.
Erdoğan dolayısıyla AKP 2002 seçimlerine 3Y ile mücadele ve adalet ile kalkınma şiarıyla iktidara geldiler. Zaten partilerinin adları da buradan geliyor. Şunu demeyi de ihmal etmediler.”Milletimizi yetmiş yıldır söğüşleyenlerden hesap soracağız.” Lakin bu söğüşleme kelimesi anlayana çok şey ifade ediyordu. Kısaca söğüşleyen ve söğüşlenenler kimlerdi?
Benim komplocu ve hınzır aklım diyordu ki, Esas geliş noktaları sözde Anadolu’nun dolayısıyla Ülkemizin önemli bir çoğunluğunu teşkil eden (ben buna muhafazakâr demeyeceğim) mutedil kesiminin (özellikle devlet nazarında) uğradığı
haksızlığı gidermek için idi. Münafıklık ediyorsun diyenler, Bunu zaman içerisinde defalarca kendileri ifade etmediler mi? Yeni Türkiye, parantez kapatma vs. gibi sözler ağızlarından sıkça duyduğumuz şeyler değil-miydi? Geçenlerde bir televizyon kanalında (adını veremediğim için ilmi bir değeri olmasa da) bir AKP’li konuşmacı “Ak Partinin lokomotifi Saadet Partisi’ni destekleyen Anadolu’nun yeni aristokratları demişti.
Yine bundan yıllarca evvel bir muhafazakâr köşe yazarı ( ki adını vermem mümkün değil, sonra evdeki hızanlarım aç kalır) bir köşe yazısında şöyle yazmıştı “ben Anadolu’nun kalkınan orta sınıfının sisteme daha çok hâkim olacaklarını zannetmiştim, yanılmışım.” Zaman zaman eski siyasetçilerden yasak savma kabilinden “devletle milleti barıştıracağız.” Gibi manalı taahhütler duymadık mı? O zaman kimse demedi ki devlet kimin devleti de barıştıracaksınız? Bu gibi şeyler…
Kısaca mesele fakir ve üstelik marabalaşan Anadolu’nun “yeter artık sisteme el koyuyorum” deme meselesi idi. Tayip Erdoğan da bu hareketin önderi olacaktı.
Nitekim daha 2004’lerde arkadaşlarıma bu bir parti hareketi değil. Bu bir makas değiştirme hareketi. Lakin anlayamadığım bunu kimler kimlerle ortaklaşa yapıyor?
Kimler kimlerle ne için ortaklaşıyor? Sahada olanlar belli de… Saha dışındaki oyun kurucular kimlerdi?
Bana göre iki ihtimal vardı. Birincisi (eskiye göre daha zenginleşmiş ve eğitimli) Anadolu kadroları mı? Yoksa soğuk savaşa göre şekillenmiş ama zaman içerisinde zenginlemiş ve eğitimli Anadolu’ya ayar vermek yani Anadolu’nun gazını almak için mevcut sistemin (İslamcı işbirlikçi kadrolar eliyle) yaptığı örtülü bir operasyon mu?
Eğer birinci ihtimal doğru ise Erdoğan “azap askeridir.” Ülkede söz sahibi kurumlar yeniden dizayn edildikten sonra derler ki “bizim uşak biraz ileri gitti, kusura bakmayın. Değiştiriyoruz.” Daha uyumlu mutedil birini iş başına getirirler.
Yok, eğer ikinci şık doğru ise vazifesi bittiğinde “haydi koçum yeter artık” diyeceklerdir. Sana göre doğru olan hangisi derseniz her şeyi bana bırakmayın. Bunu da siz tahmin edin.
Doğru tahminler yapmak istiyorsanız en azından şu konularda araştırma yapmanızda fayda var derim.

Eğer erinmiyorsanız ve biraz da merakınız varsa 2002’den bu yana Anadolu’nun Ankara’nın (özellikle İstanbul) batısına mı yoksa doğusuna mı daha çok yatırım yapılmış?
Dini, ahlaki değerler, ananeler vs. konularında ülkemizin son on beş yılda geldiği durum nedir? Not olarak şunu da belirtelim, Toplum içerinde dinin dolayısıyla ahlaki değerlerin etkisinin artıp artmadığı; camilerin ve imamların sayısı ve her cümlenin başı ile sonuna Allah, maşallah, inşallah kelimelerin eklenmesiyle anlaşılmaz. Toplumdaki değer yargılarının etkinliği (her alanda) suç oranlarının oranı ile doğru orantılıdır.
Merakınız varsa gelinen noktayı Emniyet Genel Müdürlüğünden temin edebilirsiniz. Tabi ki eğer verirlerse… Bir de çok övünülen yatırımların rant oranlarına bakmakta fayda var derim.
Sözün özü… Sizi bilmem ama maraba yine aynı maraba gibi geliyor bana.



Bu yazı 1187 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI